Hani filim dünyasında Oscar ve müzik aleminde Grammy ödülleri verirlir ya, işte uyum göstermiş en uygun kişilere de artık geyik şeklinde “İntegrations Bambi,” yani uyum gösterenlere bir “Uyum Bambisi” veriliyor. Uyum tartışması artık aslen bir geyik muhabbeti olduğunu bu bambiler tarafından kanıtlandı- nihayet. Gel de gülmekten kendini yerlere atma şimdi. Boynuz takmasınlarda, artık geyiklere razıyız. Allahtan en iyi uyum sağlamış türkleri – Berlin filim festivallerindeki gibi “Goldener Bär”- yani altın kaplamalı ayı ile ödüllendirmiyorlar. İşte o zaman yargara kopardı ama geyik güzel ve zararsız bir hayvan ne melazım şimdi. Güzel düşünülmüş bizim gibi kuzulara. Evet uyum siyasetinde gelişmeler var mı? Eh işte, laf olsun şişe dolsun, dostlar alış verişte görsün gibi şeyler.
Yabancı çocuklara okullarda daha çok destek verilmesi hedefleniyormuş. Güzel, güzel de ama Almanya´daki okullarda her hafta bir milyon ders nanay, yani dersler düzenli bir şekilde verilemiyormuş, alman gazeteleri öyle diyor. Bu durumda kalkıp da yabancı çocuklara ekstradan ders nasıl verilebileceğini bizde doğrusu merak ediyoruz, neyse. Evet, başka gelişmeler? Var, var tabi. ABD deki gibi şimdi artık burada da bir “Green Card” verilecekmiş ama bunun rengi ve şartları farklı olacakmış. Yabancı işçiler her sene en az 48 bin avro kazanmaları lazımmış ve bu “Blue-Card” sınırlı olacakmış, yani üç sene sonra iş anlaşması otomatikmen bitecekmiş. Bu üç sene içinde işsiz kalmak da yokmuş tabi, yoksa- aynı futbol da ki gibi -kırmızı kartı gösterip oyun sahasından doğru geldiğiniz yere postalanırsınız. Hep demezler mi? Boğulursan büyük denizde boğul. İşte Amerika eleman alma konusunda yeşil kart ile çoktandır yeşil lambaları yakmış ve sınırsız Green-Card ı uygulamış.
Başka, neler var peki? Oh neler yokki? Bayrama bir kaç gün kala Başbakan Almanya`yı ziyaret etti ve ertesi gün- her zamanki gibi- ortalık karıştı. Ne dedi? Asıl güzel şeyler söyledi, mantıklı şeyler idi. Uyum gösterin ama asimile olmayın, almanca öğrenin ama anadilinizi unutmayın ve Türkiye sizin yanınızda. Ama alman basını Başbakanın bu sözlerine yine yüklendi. Kıyamet koptu da diyemeyeceğim, çünkü kıyamet-bilirsiniz-arapçadan gelen bir kelimedir ve sade alemin sona ermesi ve sonradan dirilmesi anlamına gelmez ve uyum poitikası kemiklenmiş düşünceler yenilenmedi, canlanamadı. Bir de Hz. Peygamberimiz (s.a.v) kıyamet ile ilgili sözlerine bakarsak, hani „Nasıl yaşıyorsanız öyle ölursünüz, nasıl ölürseniz de öyle dirilirsiniz,“ Hadisi-Şerifine bakacak olursak, yanmışız valla. Geyikler ile ödüllenmiş göçmen olarak yaşamak, bir de geyik muhabettinin kurbanı olarak dirilmek de var bu işte. Aman Allahım…
Hep göçmen olarak çifte standartlardan kurtulamayacğiz mı biz? Yok, yok şimdi yine çifte vatandaşlıktan bahs etmem, ama en azından alman üniversitelerinde hukuk okuyup da hakim olma şansımız olsa? Veya İngilizce ve tarih okuyup öğretmen olarak “Beamte” (Memur) ola bilsek? Türk vatandaşı olarak bunlar da yok. Yahu koskocaman dünya yoktan var oldu da bu “yok-olmaz-uyum politikasında” neden bunlar olamıyor bizler de anlamış değiliz. Var yok derken aklıma Kurban Bayramı geldi. Yani kurban bayramı vardı da ama o bayram havası yoktu ne yazıkki. Birbirimizi seversek kurban oluruz ya, işte o duygu yoktu. Birine “kurban” olmak onun için ölmek anlamına gelmezki. Kurban arapça bir kelimedir ve kurb dan gelir. Kurb da yakınlık demektir. İlk yakınlık Allah ile kul arasında olan sözleşme, yani ahde denir ve kulun Hakk’a yakın olması demektir. Bizim kültürümüzde en ağır suç da kul hakkını çiğnemektir. Hakkı bu kadar üstün tutan bir dine gel de kurban olma şimdi.
Bu meyanda aklıma İnsan hakkları komisyonu geldi. Bu 1946 da kuruluan organizasyon bizlerin kul hakkını yüzlerce sene önce dile getirip bu kadar anlam verdiğimizi biliyorlar mı acaba?
Nerede kalmıştık? Evet kurbanda. Kurban işte kurb dan gelir ve yaklaşmayı ifade eder. Birine kurban olmak ona yakın olmak demektir. İnşallah uyum ile uğraşanlar kurbanın asıl anlamını bilirler de “Opferfest” diye diye yanlışlıkla boynumuzu kesip kellemizi uçurmasınlar.
Evet, uyum politikasında birbirimize biraz kurban olalım ve bu anlamda kurban bayramınız mübarek olsun derim.
Esen kalın
4 Kommentare
sevgili Zerrin,
daha yeni okuma firsatim oldu, ellerine saglik diyor ve cok tesekkür ediyorum. Gercekten harika , okurken insani bilgilendiren VE eglendiren tipden bir kompozisyon olmus.
Sevgili Zerrin,
evet koskoca dünya yoktan varolabilirken burada bizlere ´yok -olmaz-uyum politikasiyla` oyalayan Alman siyasetci ve basin mensuplari agzimizi actirtmiyor. Oysa amaclari olsa olsa huzursuzluk yaratarak belirli bir (Türk) yabanci kitleyi kontrol altinda tutmaktir ki bu sekilde ülkenin asil sorunlarindan halkin dikkati cekilir.
Türk basinindan Erdogan ile Merkel in birbirlerine yaptigklari esprili konusmalari ve gülücükleri yansitilirken Alman gazete, radyo ve televizyonlari Türk kökenli göcmenlerin yok aman ne kadar cok milliyetci olduklarini ispatlamak icin adeta birbirleriyle yarisa girdiler. Erdogan nin canli basli konusmasindan korkanlar ise ´agressive Rede` diye adlandirdilar onun canli basli ve yürekten konusmasini. Isbu anlasilmasi zor bir cifte standart uygulamasi oldugunu daha gösteriyor: Amerika da vatanina ilgi ve alaka gösteren kisi vatansever (Patriot) olur, ama Almanya da acilen milliyetcilik ünvani verilir. Bu günlerde Kürt degil PKK yandasi olan her kim varsa icindeki kin ve nefreti disariya savurmak icin adeta Erdogan in konusmasini bekliyormus meger. Oysa ilk defa Berlin de yakindan görüp izledigim basbakanimiz ve konusmasini ben olumlu buldum, ´…arkanizda daima Türkiye vardir!` demesi ise olaganüstü etkileyiciydi, buralarda cesaretimizi artirdi.
Zerrin, cok tsk.ler bu kadar esprili ama gercekleri belirleyen güzel metnin icin! Bu halde Allah ina kurban olunmaz mi? Hem oluruz hem de bayram yapip kutlariz, biz böyleyiz!:)
Zerrin hanım çok güzel bir yazı, elinize sağlık. Son gelişmeler ve devamlı bir sakız haline dönmüş söylemleri ve dışlanmayı toparlayıp bu metine sığdırmışsınız. Bizim güzel dediğimiz, gurur duyduğumuz, her yerde savunduğumuz değerler, ayrımcıların gözüne batıyor ve kötüye çekmeye çalışıyorlar. Bizi karalıyan her şey, kişi ne hikmetse hemen meşhur olup sanki herkesin hakkında konuşma havasında bulunuyor. Ülkede o kadar sorun varken sorun olmayan yerde oluşturup sonra da sorun var burda çalışılması diyen yine aynı kişiler. Bizi ne dinimizden, ne kültürümüzden, ne dilimizden, ne geldiğimiz yerden nede kişiliğimizden vazgecirebilirler. Özür dilerim, birden duygulandım kaptırdım kendimi 🙂
Heycanla bekledim ölmekten kirildim. Ne güzel tatli dil ile uyum politikasini ve onunla ilgili show programlarini elestirmisiniz bir de uyum tartismasini kurban ile baglamak akla gelen baglanti degil ama cok dogru ve güzel bir baglanti olmus. Cok sevdim. Size kurban olmamak mümkün mü?